Yurtdışında Yaşayan Türk Vatandaşlarının Çalışma Hayatına İlişkin Sorunları

Yurtdışında Yaşayan Türk Vatandaşlarının Çalışma Hayatına İlişkin Sorunları

Günümüzde yurtdışında pek çok vatanda­şımız bulunmaktadır. 1960’lı yılların başında başlayan iş göçü yurtdışında çalışan vatan­daşlarımızın sayısını artırmış, bu kişilerin bak­makla yükümlü oldukları kişilerle ilgili sosyal güvenlik sorunlarını da ortaya çıkarmıştır. Bu bağlamda yurtdışı hizmet borçlanması, yurtdışında yaşayan vatandaşlarımız bakımından çok önemli bir konudur. Yurtdışında yaşayan vatandaşlarımız yurtdışında geçen hizmetleri­ni borçlanarak bu süreleri sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirilmesini talep edebilir­ler. Yurtdışında yaşayan ve çalışan vatandaşla­rımızın yurtdışı hizmet borçlanmasına ilişkin iş ve işlemleri 3201 sayılı Kanun, Yönetmelik ve Genelgeler çerçevesinde yürütülmektedir.

I.   YURTDIŞINDA GEÇEN HİZMETLERİN BORÇLANILMASI

Yurtdışı hizmet borçlanması, yurtdışında geçmiş belirli bazı hizmet sürelerinin sosyal güvenlik hakları açısından Türkiye’de geçmiş gibi sayılmasıdır. Birçok yabancı ülkede Türk işçileri çalışmakta ve bu işçiler Türkiye’ye döndüklerinde sosyal güvenliklerinin ne ola­cağı konusu önem arz etmektedir. Yurtdışında yaşayan Türk vatandaşları Türkiye’ye geri döndüklerinde, çalıştıkları ülkenin mevzuatına göre yaşlılık aylığına hak kazanamamış olma­ları ve varsa daha önce Türkiye’de geçen çalış­malarının Türkiye’de yaşlılık aylığına hak ka­zanmalarına yetmemesi ihtimal dahilindedir.Yurtdışı hizmet borçlanmasını düzenleyen ilk borçlanma kanunu 30.5.1978 tarihinde ka­bul edilen, 7.6.1978 tarihinde yürürlüğe gi­ren 2147 sayılı Kanundur. Bu kanunda borç­lanmaya dayalı olarak aylık tahsisi talebinde bulunulabilmesi ve aylık bağlanabilmesi için yurtdışındaki işten ayrılma ve Türkiye’ye kesin dönüş yapma koşulu getirilmemiştir. Bu kanu­nun kimi konularda yetersiz kalması nedeni ile 22.5.1985 tarihinde 3201 sayılı Yurtdışında Bu­lunan Türk Vatandaşlarının Yurtdışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun yayımla­narak yürürlüğe girmiştir. Bu çerçevede 3201 sayılı Kanun ile bu kanunun uygulanması ile ilgili esasları belirleyen Yurtdışında Geçen Sü­relerin Borçlandırılması ve Değerlendirilmesi­ne İlişkin Yönetmelik önem taşımaktadır.

A.   3201 Sayılı Kanunun Amacı

3201 sayılı K.m.1’e göre, Türk vatandaşları­nın yurt dışında 18 yaşını doldurduktan sonra, Türk vatandaşı iken geçen ve belgelendirilen sigortalılık süreleri ve bu sürelerin arasında veya sonunda her birinde bir yıla kadar olan işsizlik süreleri ile yurt dışında ev kadını ola­rak geçen süreleri, bu Kanunda belirtilen sos­yal güvenlik kuruluşlarına prim ödenmemiş olması ve ilgililerin istekleri halinde, bu Ka­nun hükümlerine göre sosyal güvenlikleri ba­kımından değerlendirilir.

3201 sayılı Kanun ile getirilmiş olan bu borçlanma hakkı, isteğe bağlı bir uygulamadır. Diğer bir ifade ile, yurtdışında çalışan bir Türk işçi isterse bu kanun hükümlerinden yararla­nabilir, istemez ise yararlanmaz. Kanunun ge­tirdiği borçlanma imkanı çerçevesinde vatan­daşlarımızın yurtdışında geçen süreleri, aynen Türkiye’de çalışılmış ve primi ödenmiş sigorta­lı hizmet süreleri gibi değerlendirilecektir.

B.   3201 Sayılı Kanunun Kapsamı

Yurtdışında çalışmış olup 18 yaşını dol­durmuş bulunan Türk vatandaşları ve yurtdışında çalışanların ev kadını olarak bu­lunmuş eşleri yasadan yararlanabilir. Bu kanun yurtdışında Türk vatandaşı olarak ça­lışmış, çalışan ve çalışacak olanları kapsar. Yurtdışında çalışmış ve 18 yaşını doldurmuş Türk vatandaşları, yurtdışında hiçbir işte çalış­mamış ve 18 yaşını doldurmuş Türk ev kadın­ları bu yasanın kapsamında borçlanma hak­kından istekleri halinde yararlanabileceklerdir.

3201 s. K.m.3’e göre, bu Kanunun 1 inci maddesinde belirtilenler ile yurt dışında ça­lışmakta iken veya yurda kesin dönüş yaptık­tan sonra ölenlerin Türk vatandaşı olan hak sahipleri sigortalının Türkiye’de hiçbir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çalışması yoksa Sos­yal Güvenlik Kurumu’na, Türkiye’de çalışması varsa en son tabi olduğu sosyal güvenlik ku­ruluşuna müracaat etmek suretiyle bu Kanunla getirilen haklardan yararlanırlar.

2.   BELİRLİ NİTELİKTE YURTDIŞI SÜRELERİNİN BULUNMASI

3201 sayılı Kanun uyarınca yurtdışı hizmet borçlanmasına konu olabilecek süreler, yurtdışında geçen sigortalılık süreleri ile bu süreler arasında veya sonunda her birinde bir yıla ka­dar olan işsizlik süreleri ve yurtdışında ev ka­dını olarak geçen sürelerdir. Bağımsız çalışma statüsünde geçen sürelerin de borçlanılabil­mesi mümkündür. Ancak sigortalı olarak veya ev kadını olarak 18 yaşın doldurulmasından önce geçen süreler borçlanılamaz (Genelge 2011/48).

Yargıtay’ın kararına konu olan bir olayda, “... kadın olan davacının yurtdışında geçen çalışma süreleri arasında veya sonunda her birinde bir yıla kadar olan işsizlik süreleri ile yurtdışında ev kadını olarak geçen süreleri de borçlanma hakkı bulunduğu halde kararda yalnızca yurtdışında geçen çalışma sürelerini borçlanma hakkı bulunduğunun tespitine ka­rar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ne var ki bu yanlışlığın giderilme­si yeniden yargılama yapılmasını gerektirme­diğinden HUMK’un 438/7. maddesi uyarınca hüküm bozulmadan, düzeltilerek onanmalıdır.”

a.   Sigortalılık Süresi

Yurtdışında Geçen Sürelerin Borçlandırıl­ması ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönet­meliğin 4. maddesine göre sigortalılık süresi, borçlanma kapsamındaki sürenin bulunduğu ülke mevzuatına göre ikamet süreleri hariç, çalışılmış ya da çalışılmış sayılan süreler ola­rak anlaşılmalıdır. Çalışılmış sayılan süreler, ilgili ülke mevzuatına göre fiilen çalışamadı­ğı halde çalışmaya eşdeğer süre olarak kabul edilir ve hizmet cetvellerinde eşdeğer süre ola­rak gösterilen, aylığa hak kazanmada ve aylık hesabında değerlendirilen süreler olarak kabul edilir.

b.   İşsizlik Süresi

Yurtdışında Geçen Sürelerin Borçlandırıl­ması ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetme­liğin 4. maddesine göre işsizlik süresi, ilgili ülke mevzuatına göre çalışma süreleri ile bu çalışma sürelerine eşdeğer süreler haricinde o ülkede geçen süreyi ifade eder. Ancak 3201 sayılı Kanuna göre işsizlik sürelerinin tamamı­nın borçlanma kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. Sigortalılık süreleri arasın­da veya sonunda her birinde olmak kaydıyla bir yıla kadar olan yurtdışında geçen işsizlik süreleri borçlandırılacaktır. İkamet süreleri ve boşta geçen süreler de bu kapsamda değer­lendirilir.

c.   Ev Kadını Olarak Geçen Süre

Yurtdışında ev kadını olarak geçen süreler, kadınların bekar veya evli olmalarına bakıl­maksızın yurtdışında sigortalılık süreleri hari­cindeki çalışmayan süreyi ifade eder. Bu sü­reler işsizlik süresi veya boşta geçen süreler kapsamında değerlendirilmeyecek, borçlanma talebinde bulunanların yurtdışında ev kadı­nı olarak geçen sürelerinin diledikleri kadarı borçlandırılacaktır (2008/115 sayılı Genelge).

d.   Borçlanma Kapsamımda Dikkate Alınmayan Süreler

Yönetmelik m.6 ve 2011/48 sayılı Genelge ye göre,

  • 18 yaşın doldurulmasından önce yurtdışında sigortalı ve ev kadını olarak geçen süreler,
  • Türk vatandaşlığının kazanılmasından önce veya Türk vatandaşlığının kaybe­dilmesinden sonra yurtdışında sigortalı veya ev kadını olarak geçen süreler,
  • İkili sosyal güvenlik sözleşmesine göre kendilerine kısmi aylık bağlanmış olan­ların yurtdışında geçen sigortalılık süre­leri arasında ve bu sürelerin bitim tari­hinden sonraki işsizlik süreleri,
  • Sosyal güvenlik kanunlarına göre malul­lük, yaşlılık ve ölüm sigortaları kapsa­mında geçen sürelerle çakışan yurtdışı süreleri borçlandırılmaz.

Bu kapsamda; sosyal güvenlik sözleşmesi akdedilmemiş ülkelerde iş üstlenen Türk iş­verenler tarafından yurtdışında götürülen Türk işçilerinin çalışma süreleri, Türkiye’deki sosyal güvenlik kanunlarına göre yurtiçinde isteğe bağlı sigortaya prim ödenen sürelerde bu ül­kelerde geçen sigortalılık veya ev kadını ola­rak geçen süreler de borçlanma kapsamında sayılmayacaktır.


3.   HİZMETLERİ BELGELENDİRMEK

Yurtdışında geçen hizmetlerin borçlandırıl­ması için hizmetlerin belgelendirilmesi zorun­ludur. Borçlanılacak sürelerin tespiti hizmet belgeleri ile yapılır. Hizmet belgesine bağlan­mamış süreler borçlanılamaz. Başvuru sahibi hizmet belgesindeki sürelerin tamamını borç­lanabileceği gibi bir kısmını da borçlanabilir.

Borçlanma için yazılı istekte bulunan, an­cak ibraz ettikleri belgeleri borçlanma işlemi için yeterli görülmeyenlerin istekleri redde­dilmez, belgeleri tamamlamaları talep edilir. Yönetmeliğin 8. maddesine göre, borçlanma başvurusunda bulunanlar, yurtdışında geçen ve borçlanmaya esas olacak sürelerine ait 9 uncu maddede belirtilen belgelerden durum­larına uygun olanını, Kuruma ibraz etmekle belgelendirme mecburiyetlerini yerine getir­miş olurlar. Kurum, gerektiğinde sigortalılık sürelerinin tespiti için sosyal güvenlik sözleş­mesi imzalanmış ülkelerden idari yardım tale­binde bulunabilir. Belgelendirmenin nasıl ya­pılacağı ilgili yönetmelikte ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiştir.

4.   YAZILI BAŞVURUDA BULUNMAK

Yurtdışında geçen çalışma ve veya ev ka­dınlığı sürelerinin borçlandırılmasına ilişkin yazılı talep 2011/48 sayılı Genelge eki “Yurt­dışı Borçlanma Talep Dilekçesi”nin usulüne uygun doldurulup imzalanmasından sonra doğrudan ya da posta yolu ile kurumun ilgili birimine verilmesi ile gerçekleşir.

II.   YASADAN YARARLANMANIN ŞARTLARI

1.   
Yurda Kesin Dönüş Yapma Şartı Kaldırılmıştır

Bu kanundan yararlanırken borçlanma aşamasında kesin dönüş şartı aranmamakta, ancak, emekli aylığı talebi aşamasın­ da yurda kesin dönüş şartı aranmaktadır.

Diğer bir ifade ile, borçlanma yoluyla değer­lendirilen sürelere istinaden aylık bağlanabil­mesi için yurda kesin dönüş yapılması gerek­mektedir (3201 s. K.m.6).

2.   Tahakkuk Ettirilen Borcun Ödenmiş Olması

8.5.2008’de 3201 s. Kanunda 5474 sayılı ka­nunla yapılan değişiklik uyarınca artık borç­lanma tutarı TL olarak ödenmektedir. İlgili yurtdışında geçen sürelerin tamamını ya da dilediği miktarını TL. olarak borçlanabilir.

3201 s. K.m.4’e göre, borçlanılacak her bir gün için tahakkuk ettirilecek borç tutarı, baş­vuru tarihindeki 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 82 nci maddesinde belirtilen prime esas asgari ve azamî günlük kazanç arasında seçilecek gün­lük kazancın % 32’sidir. Ancak, prime esas as­gari günlük kazancın altında olmamak üzere borçlanma tutarına esas alt sınırı farklı bir mik­tarda belirlemeye Bakanlar Kurulu yetkilidir.

Tahakkuk ettirilen borç tutarı, tebliğ edil­diği tarihten itibaren üç ay içerisinde ödenir. Ödeme yapılan gün sayısı prim ödeme gün sayısına ve prime esas kazanca dahil edilir. Ta­hakkuk ettirilen prim borcunu tebligat tarihin­den itibaren üç ay içerisinde ödemeyenler için yeniden başvuru şartı aranır. Bu süre içerisin­de ödeme yapmayanların başvuruları geçersiz sayılır ve borçlanma için yeniden başvurmaları gerekir.

3.   Sosyal Güvenlik Kurumu’na Yazılı Başvuru

a.   3201 sayılı Kanuna Göre Borçlanmak İçin Başvurulacak Kuruluşlar

Yönetmelik m. 5 çerçevesinde borçlanma hakkından yararlanabilmek için ilgili sosyal güvenlik kurumuna yazılı olarak başvurmak gerekir. 3201 s. K. m.3’e göre de, bu Kanunun 1 inci maddesinde belirtilenler ile yurt dışında çalışmakta iken veya yurda kesin dönüş yap­tıktan sonra ölenlerin Türk vatandaşı olan hak sahipleri sigortalının Türkiye’de hiçbir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çalışması yoksa Sos­yal Güvenlik Kurumu’na, Türkiye’de çalışma­sı varsa en son tabi olduğu sosyal güvenlik kuruluşuna müracaat etmek suretiyle bu Ka­nunla getirilen haklardan yararlanırlar. Sosyal güvenlik sözleşmeleri uygulanmak suretiyle kendilerine veya hak sahiplerine kısmi aylık bağlanmış olanların borçlanma işlemleri aylık aldıkları sosyal güvenlik kuruluşunca yapılır.

Borçlanma istemi ister daha önce Türkiye’de çalışmış olsun ister olmasın, tüm sosyal güven­lik kurumları tek bir kurum altında birleştiğin­den Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılır.

b.   Borçlanma İçin Başvuru Süresi

Başvuru için herhangi bir süre şartı yoktur. Başvuruyu ilgilinin kendisi yapabileceği gibi yurtdışında çalışmakta iken ya da kesin dönüş yaptıktan sonra ölenlerin hak sahipleri de di­ledikleri zaman yapabilir.

c.   Başvurudan Vazgeçme

Yurtdışı hizmet borçlanmasında hem başvuru aşamasında hem tahakkuk ettirilen borç tutarı ödendikten sonra borçlanmadan vazgeçilmesi mümkündür. Borçlanma başvurusunda bulunan kişi, borçlanma başvurunda bulunup henüz borç tebliğ edilmeden veya tebliğ edildikten sonra üç aylık süre içinde henüz borç ödenmeden SGK’dan yazılı olarak talepte bulunarak borçlan­ma başvurusundan vazgeçme hakkına sahiptir. Bu durumda borçlanma başvurusu geçersiz sa­yılarak, yeniden borçlanma istemi halinde tekrar talepte bulunmak gerekir.

3201 s. K. m.4’e göre, borçlanmadan sonra­dan vazgeçenler ile yapılan borçlanma sonrasın­da aylık bağlanması için gerekli şartları yerine getiremeyenlere ve bunların hak sahiplerine ta­lepleri üzerine yaptıkları ödemeler, faizsiz olarak iade edilir.

Yargıtay’ın bir kararına göre, “Dava, davacı­nın 26.01.1986-26.01.2006 tarihleri arasında yurt dışında geçen, 3201 sayılı Yasa uyarınca borç­landığı hizmetlerinin karşılığı olarak Kuruma ödediği 33.505,92 YTL’nin şimdilik kesin dönüş yapamayacağı için ödeme tarihinden itibaren yürütülecek mevduata uygulanan en yüksek fa­izi ile birlikte ödenmesi gerektiğinin tesbiti iste­mine ilişkindir. Davanın yasal dayanağını oluş­turan 17.04.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5754 sayılı Yasa’nın 79. maddesi ile değişik 3201 sa­yılı Yasa’nın 4. maddesinin 2. fıkrası uyarınca, borçlanmadan sonradan vazgeçenler ile yapılan borçlanma sonrasında aylık bağlanması için ge­rekli şartları yerine getiremeyenlere ve bunların hak sahiplerine talepleri üzerine yaptıkları öde­meler, faizsiz olarak iade edilir. Yine 06.11.2008 tarihinde yürürlüğe giren Yurtdışında Geçen Sürelerin Borçlandırılması ve Değerlendiril­mesine İlişkin Yönetmeliğin 11. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, borçlandıkları hizmetleri ile malullük ve yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazanamayan sigortalılar ile ölüm aylığı bağlanamayan hak sahiplerine başvuruları ha­linde ödenen borçlanma tutarının tamamı faiz uygulanmaksızın Yeni Türk Lirası olarak iade edilir. Hal böyle olunca, yapılan borçlanma sonrasında aylık bağlanması için gerekli yurda kesin dönüş yapma şartını yerine getiremeyen davacının Kuruma yaptığı borçlanma tutarının faiz uygulanmaksızın tahsiline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.”

III. AYLIK BAĞLANMASI

3201 s. K. m.6’ya göre, aylık tahsisi yapıla­bilmesi için;

  • Yurda kesin dönülmüş olması,
  • Tahakkuk ettirilen borcun tamamının ödenmiş olması,
  • Borcun tamamının ödenmesinden sonra yazılı istekte bulunulması şarttır

1.   Kesin Dönüş Şartı

Borçlanma talebinde bulunabilmek için yurda kesin dönüş şartı aranmamakta ise de, borçlanma sonucunda aylık bağlanabilmesi için yurda kesin dönüş olması gerekmektedir. Yurda kesin dönüşün ne anlama geldiği Yö­netmeliğin 4. maddesinde belirtilmiştir. Buna göre, aylık tahsis talebinde bulunanların yurtdışındaki çalışmalarının sona ermesi, ikamete dayalı bir sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği almama durumu olarak ifade edilmiş­tir.

Kanun kesin dönüş kavramının ne anlama geldiğini açıklamamaktadır. Doktrinde ileri sü­rülen bir görüşe göre bu kavram, ikametgahın, yaşamın ağırlıklı alanının tek bir ülkeye taşın­ması olarak tanımlanabilir.

Diğer bir görüşe göre, yurda kesin dö­nüş, ikametini ülkeye nakletmek, hayat akı­şını Türkiye’de devam ettirmek niyetini ifade eder.

Bir başka görüşe göre, yurda kesin dönüş yapan kimsenin yurtdışında işsizlik sigorta­sı alıyor olması ve kendisini ve yabancı ülke mevzuatını ilgilendiren bir konudur. Bu du­rum, borçlanma sisteminin iptali ile kurum ta­rafından bağlanan aylığın kesilmesini gerektir­mez.

Diğer bir görüşe göre, yurda kesin dönü­şün belirlenmesinde eylemli çalışma olgusuna bakmak gerekmektedir. Kişinin yabancı ülke­de eylemli çalışması yoksa, Türkiye’ye dönüş iradesi beyana bağlı olmalıdır. Kişi tekrar yurtdışına döner ve yurtdışında eylemli olarak ça­lışırsa aylık kesilir.

Yargıtay’ın  bir kararına göre, “Uyuş­mazlık, borçlanma ve aylık bağlama tarihin­de davacının yurt dışında çalışıp çalışmadığı noktasında toplanmaktadır. Hollanda Sigorta Merciinin yazısına göre davacı 25.10.1965­04.09.2002 tarihleri arasında sigortalı sayıldı­ğı halde, aynı Mercinin 23.12.2005 tarihli ya­zısında ise davacının 25.01.1985-31.01.2004 tarihleri arası sakatlık sigorta ve sağlık ödeneği-01.08.2007 tarihli yazısında ise maluliyet aylığı aldığı bildirildiğinden, davacının aylık tahsis talebinde bulunduğu 27.11.1991 tari­hinde yurtdışında aktif sigortalı olarak çalışıp çalışmadığı veya hastalık, geçici işgöremezlik, işsizlik ödeneği alıp almadığı konusunda çeliş­ki bulunmaktadır. Yapılacak iş, dosyadaki bel­geler arasındaki çelişki giderilerek davacının aylık tahsis talebinde bulunduğu 27.11.1991 tarihinde yurtdışındaki aktif sigortalı olarak çalı­şıp çalışmadığını hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde saptamak, sakatlık si­gorta ve sağlık ödeneği prosedürünü belirle­mek ve bu dönemde mecburi prim kesilip ke­silmediğini araştırmak, maluliyet aylığı aldığı belirtilen davacının Hollanda mevzuatına göre Hollanda da ikamet etme zorunluluğu bulu­nup bulunmadığını tesbit etmek, söz konusu dönemde davacıdan mecburi prim kesildiği­nin anlaşılması ve ikamet etme zorunluluğu­nun bulunması halinde davacı kesin dönüş yapmış sayılamayacağından şimdiki gibi karar vermek, mecburi prim kesilmediğinin anlaşıl­ması ve ikamet etme zorunluluğunun bulun­maması halinde davacı kesin dönüş yapmış sa­yılacağından davanın tümüyle kabulüne karar vermekten ibarettir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın ek­sik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.”

Yargıtay’ın bir kararına göre, “Çalıştığı ülke Almanya’da geçici iş göremezlik yardımı ile işsizlik sigortası yardımı alan kişi, yurtdışında oturmuş ve yurda kesin dönmemiş kabul edi­lir. Ancak malullük aylığı alan kişi için aynı durum söz konusu değildir.”

Yargıtay’ın bir başka kararına göre, “Dava­cının borçlanma tarihinde kesin dönüş yapma­dığı, yurtdışında aktif sigortalı olarak çalıştığı ve prim ödediği, üstelik hastalık yardımı da aldığı yurtdışında gelen geri dönüş yazısından an­laşılıyor, üstelik pasaportunda da ülkeye sık sık giriş çıkış yaptığı belirtiliyorsa kesin dönüş yaptığından söz edilemez.”

3201 s. K. m. 6 çerçevesinde aranan şartları yerine getirenlerden tahsise hak kazananların aylıkları, yazılı istek tarihini takip eden ay ba­şından itibaren başlatılmak üzere 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve 506 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesi hükümlerine göre bağ­lanır.

Kanun hükümlerinden yararlanmak suretiy­le aylık bağlananlardan tekrar yurt dışında ya­bancı ülke mevzuatına tabi çalışanlar, ikamete dayalı bir sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği alanların aylıkları, tekrar çalışmaya başladıkları veya ikamete dayalı bir ödenek almaya başladıkları tarihten itibaren kesilir (3201 s. K. m.6-B).

Yargıtay’ın bir kararma göre, “Uyuşmazlık, yurtdışında geçen çalışmaların borçlanılması sonucu sigortalıya yaşlılık aylığı bağlandıktan sonra, sigortalının Türkiye’de sosyal güven­lik kurumlarına tabi olacak şekilde çalışması durumunda 3201 sayılı Yasa’nın 6/B maddesi uyarınca yaşlılık aylığının kesilip kesilmeyece­ği noktasında toplanmaktadır. Davanın yasal dayanağını oluşturan ve uyuşmazlık dönemin­de yürürlükte bulunan 3201 sayılı Yasa’nın 5754 sayılı Yasa‘nın 79. maddesi ile değişik 6/B maddesine göre; “bu Yasa hükümlerin­den yararlanmak suretiyle aylık bağlananlar­dan tekrar yurt dışında yabancı ülke mevzu­atına tabi çalışanlar, ikamete dayalı bir sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği alanlar ile Türkiye‘de sigortalı çalışmaya başlayanla­rın aylıkları, tekrar çalışmaya başladıkları veya ikamete dayalı bir ödenek almaya başladıkları tarihten itibaren kesilir.

2.   Borcun Tamamının Ödenmesi Şartı

Yönetmeliğin 4/1-a maddesine göre bor­cun tamamının ödenmesi, aylık talep tarihin­den önce en az aylığa hak kazanmaya yetecek süre karşılığı ödenen miktarı ifade eder. 3201 sayılı kanunda yurtdışı hizmet borçlanmasında borcun tamamının ya da bir kısmının borçlanılabilmesine olanak tanınmıştır. Üç aylık süre­de borçlanılan sürenin tamamı ödenmese bile, ödenen kısma isabet eden süre geçerli kabul edilir.

3.   Aylık İçin Yazılı Başvuruda Bulunulması Şartı

Yurtdışı hizmet borçlanmasında aylık tahsis talebinde bulunanların yazılı başvuru yapmaları ve tahsis talep ve beyan taahhüt belgesi ve 3201 sayılı Kanuna göre aylık talebinde bulunanlara mahsus beyan ve taahhüt belgesi ile yurtdışında çalıştıkları işten ayrıldıklarını, yurtdışında ikame­te dayalı bir sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneğinin sona erdiğini gösterir hizmet belgesi vermeleri gerekmektedir.

4.   Sosyal Güvenlik Kanunlarına Göre Aylığa Hak Kazanma Şartı

3201 sayılı Kanuna göre yurtdışı hizmet borç­lanmalarında, yurtdışında geçen sürelerin aylığa hak kazanılması bakımından değerlendirilmesin­de Türkiye’de yürürlükte olan Sosyal Güvenlik Kanunları geçerlidir. Bu çerçevede borçlanma başvurusunda bulunan kişinin Sosyal Güvenlik Kanunlarına göre aylığa hak kazanma koşulları­nı yerine getirmiş olması gerekir.

IV.  KISMİ AYLIĞIN TAM AYLIĞA ÇEVRİLMESİ

3201 s. K. m.9 ve Yönetmelik m. 16’ya göre, sosyal güvenlik sözleşmeleri uygulanmak sure­tiyle Sosyal Güvenlik Kanunlarına göre kendile­rine veya hak sahiplerine kısmi aylık bağlanmış olanlar, talep ettikleri takdirde, borçlarını tama­men ödemeleri şartıyla kısmi aylıklarını, borçla­rını ödedikleri tarihi takip eden aybaşından iti­baren tam aylığa çevirebilirler. Bu uygulamada borç miktarının tahakkukunda sözleşme akde­dilen ülkenin sigorta kurumlarınca gönderilmiş olan hizmet cetvelindeki, tam aylığa yeterli olan gün sayıları esas alınır. Yargıtay’a göre de bağla­nan kısmi aylığın her zaman tam aylığa dönüştü­rülmesi mümkündür.

V.   TRANSFER EDİLEN PRİMLERİN İADESİ

3201 sayılı Kanun borçlanmaya ilişkin bir düzenleme yapmakla birlikte, yurtdışında ça­lışan Türk işçilerin yabancı ülkelerde yatırmış oldukları primlerin yurda dönüş yaptıktan sonra ülkeye transferine ilişkin de düzenleme getirmiştir. 3201 s. K. m.10’a göre, “Türk va­tandaşları hesabına yabancı ülkelerdeki sos­yal güvenlik kurumlarına yatırılmış bulunan primlerin, ülkelerarası anlaşmalarla Türkiye’ye transferlerinin sağlanması halinde;

  1. Transfer olunan primlere ilişkin sürele­rin tamamını bu Kanuna göre borçlanarak, ta­hakkuk ettirilen borcunu da ödemiş olanlara, transfer olunan primlerin tamamı,
  2. Transfer olunan primlere ilişkin sürele­rin bir kısmını bu Kanuna göre borçlanarak ta­hakkuk ettirilen borcunu da ödemiş olanlara, transfer olunan primlerin borçlandıkları süre­ye isabet eden orandaki miktarı,

Transfer tarihindeki cari kur üzerinden Türk Lirası karşılığı olarak ilgili sosyal güvenlik ku­ruluşunca sigortalıya, hak sahiplerine veya mi­rasçılarına iade edilir.”

Yargıtay’ın bir kararına göre, “transfer edi­len primlerin yaşlılık aylığı için gerekli olan kısmı kuruma kalmaktadır. Bunu aşan kısım ise sigortalıya iade edilmektedir.”Yargıtay’ın bir başka kararına göre, “Transfer edilen prim­ler, transfer tarihindeki cari kur üzerinden ilgi­lisine iade edilmelidir.” Yargıtay’ın bir diğer kararına göre, “Yurtdışında çalışmaları nede­niyle transfer edilen ve değerlendirilmeyen primler, transfer tarihindeki kur üzerinden, iade tarihine kadar hesaplanacak yasal faizi ile iade edilmelidir.”

VI.   YURTDIŞINDA ÇALIŞANLARIN İSTEĞE BAĞLI SİGORTALILIĞI

5510 s. K. m.50’ye göre isteğe bağlı si­gortalılıktan Türkiye’de ikamet edenler ile Türkiye’de ikamet etmekte iken sosyal gü­venlik sözleşmesi imzalanmamış ülkelerde­ki Türk vatandaşları yararlanabilir. 1/10/2008 tarihinden önce, Türk vatandaşlarının isteğe bağlı sigortalı olabilmeleri için Türkiye’de ika­met etme şartı yer almazken; 1/10/2008 tari­hinden itibaren 5510 sayılı Kanunun 50 nci maddesinde yapılan değişiklik ile isteğe bağlı sigortalı olabilmek için Türk vatandaşı olmak ve Türkiye’de ikamet etme şartı getirilmiştir. Ancak bu konuda ülkemizle arasında sosyal güvenlik sözleşmesi olmayan ülkelere giden Türk vatandaşları açısından bir istisna getiril­miştir. Buna göre, ülkemizle arasında sosyal güvenlik sözleşmesi bulunmayan ülkelere gi­den Türk vatandaşlarının isteğe bağlı sigortalı olabilmesi mümkündür.

Yargıtay’ın bir kararına göre, “Davacı, Tür­kiye’deki çalışmaları esas alınarak bağlanan yaşlılık aylığının geçerli olduğunun, kesilen yaşlılık aylıklarının kesildiği tarihten itibaren ödenmesi gerektiğinin ve ödenen yaşlılık ay­lıkları nedeniyle Kurum’a borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir. Davacı için, 01.12.1982 - 02.03.1987 tarihleri arasın­da hem Türkiye’de hem de Avusturya’da prim ödendiği konusunda uyuşmazlık bulunma­maktadır. Uyuşmazlık konusu dönemde yü­rürlükte bulunan ve 506 sayılı Yasa’nın isteğe bağlı sigortalılığı düzenleyen 85. maddesinde belirtilen “Her hangi bir sosyal güvenlik kuru­luşuna” deyimiyle Türkiye’deki sosyal güven­lik kuruluşları amaçlanmakta olup, bu durum­da gerek sosyal güvenlik sözleşmesi yapılan ülkelerde (ikili antlaşmalarda aksine hüküm bulunmadıkça) gerekse sözleşme yapılma­yan ülkelerde çalışan Türk vatandaşlarının Türkiye’de isteğe bağlı sigortalı olabilecekleri ve bu nedenle yurtdışındaki çalışma ile çakı­şan isteğe bağlı sigortalılığın geçerli olacağı; davacı için, anılan dönemde Türkiye’de uzun vadeli sigorta kollarından prim ödenen süreler isteğe bağlı sigortalı sayılarak, uyuşmazlığın buna göre çözülmesi gerekirken, yazılı şekil­de karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.”

DÜNYA EMEKLİLİK MERKEZİ'NE NASIL ULAŞIRIM?

Beyazıt Mah. Taraklı Sk. Canlı İş Merkezi 
No:19 K:6 D.11/12 Yıldırım /BURSA

Adres tarifi : Duaçınarı Metro istasyonu karşısı / Bursa Tapu Müdürlüğü Yanı

Tel. : +90 (224) 888 00 70 - +90 (224) 250 00 20 
Gsm : +90 507 100 60 89                                                                                                     
WhatsApp  Danışma Hattı : +90 507 100 60 89

 

 
 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


 

Paylaşım: